Yemen'de Arap koalisyonun müdahalesi, iç savaş ve bölgesel savaş endişelerini arttırdı. Ülkede son haftalarda iç savaş riski daha da belirgin hale geldi.

Husiler Eylül ayında başkent Sana'ya girdikten sonra, Yemen Devlet Başkanı Abd Rabbo Mansur Hadi'ye bağlı güçler Aden'e kaçarak burayı başkent ilan etti. Husilerin Aden'e dayanması üzerine, Suudi saldırıları başladı. Saldırıların başlamasından hemen sonra, Yemen Devlet Başkanı Ryad'a gitti.

Hadi'nin güçleri, Husi milislerini durdurma kapasitesini gösteremedi. Husilerin Yemen'in güney batısındaki ilerleyişi dünya deniz ticaretinin önemli bir bölümünün geçtiği ve Süveyş Kanalı'na giriş veren Bab el Mandeb boğazını da tehlikeye koydu. Husi ilerleyişinin arka planında yer alan İran'ın özellikle bu boğaza hakim olmak istediği iddia ediliyor.

Ülkedeki krizin ağırlaşması, diyalog olasılığına da darbe vurdu. Temel endişe, Tahran ile Riyad arasında yaşanabilecek olası bir savaş olarak görülüyor. Yemen bu her iki gücün çatışma sahası haline gelebilir.

Tahran, Suudi müdahalesi için "tehlikeli" diyerek, müdahalenin ABD saldırılarından esinlendiği tepkisinde bulundu. Ancak İran şimdilik çatışmaya açık bir şekilde karışmaktan kaçınıyor.

Suudi öncülüğündeki koalisyonun bir sözcüsü "Kararlılık Fırtınası" operasyonunda ilk hava saldırılarının başarılı olduğunu ve hedefe ulaşana kadar devam edeceğini söyledi. Sözcü, şu an için bir karar harekatı projesi olmadığını, ancak gerekirse buna hazır olduklarını kaydetti.

Husilerin lideri Abdul Melik El Husi, bu müdahaleyi "işgal" olarak niteledi ve Yemenlilerin sessiz kalmayacağını vurguladı.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, askeri saldırıyı kınayarak çatışmaların yayılacağı konusunda uyardı.

Yemen müdahalesi İran ile ABD arasında nükleer programa ilişkin müzakerelerin yürütüldüğü bir sırada gerçekleşti. Amerikalılar operasyona doğrudan dahil olmadı, ancak destek sundu.

Beyaz Saray, İran'ın Yemen'deki faaliyetlerinin endişe duyduklarını belirterek, İran'ın bu ülkeye silah taşıdığına yönelik bilgilerden bahsetti.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, krize tek çözümün görüşmeler olduğunu söylerken Avrupa Birliği de bu krizin ağır bölgesel sonuçları olmasından endişe ettiklerini açıkladı.